Fatih Camii Pfullendorf
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Fatih Camii Pfullendorf

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّح&
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Baba ve Ogul (Father and Son)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
cemre

cemre


Mesaj Sayısı : 117
Kayıt tarihi : 18/08/07

Baba ve Ogul  (Father and Son) Empty
MesajKonu: Baba ve Ogul (Father and Son)   Baba ve Ogul  (Father and Son) Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2007 6:56 pm

Father And Son - Yusuf Islam






Father

Its not time to make a change,

Just relax, take it easy.

Youre still young, thats your fault,

Theres so much you have to know.

Find a girl, settle down,

If you want you can marry.

Look at me, I am old, but Im happy.



I was once like you are now, and I know that its not easy,

To be calm when youve found something going on.

But take your time, think a lot,

Why, think of everything youve got.

For you will still be here tomorrow, but your dreams may not.



Son

How can I try to explain, when I do he turns away again.

Its always been the same, same old story.

From the moment I could talk I was ordered to listen.

Now theres a way and I know that I have to go away.

I know I have to go.



Father

Its not time to make a change,

Just sit down, take it slowly.

Youre still young, thats your fault,

Theres so much you have to go through.

Find a girl, settle down,

If you want you can marry.

Look at me, I am old, but Im happy.

(son-- away away away, I know I have to

Make this decision alone - no)

Son

All the times that I cried, keeping all the things I knew inside,

Its hard, but its harder to ignore it.

If they were right, Id agree, but its them you know not me.

Now theres a way and I know that I have to go away.

I know I have to go.

(father-- stay stay stay, why must you go and

Make this decision alone? )

-----------------------------------------------





(baba)

şimdi değişiklik yapmak için iyi bir zaman değil

sadece rahatla, zorlama..

hala gençsin, hatan bu senin

bilmen gereken o kadar çok şey var ki

bir kız bul, yerleş

istersen evlenedebilirsin..

bana bak.. yaşlıyım ama mutluyum



ben de bir zamanlar senin gibiydim ve kolay olmadığını biliyorum

bir şeylerin olup bittiğini görüp de sakin olmanın..

fakat zamanını iyi kullan ve bol bol düşün

sahip olduğun her şeyi düşün

çünkü yarın sen hala burada olacaksın ama hayallerin olmayabilir..



(oğul)

nasıl anlatmaya çalışabilirim ki, ne zaman denesem bana sırtını dönüyor

bu her zaman o aynı, o aynı eski hikaye oldu..

konuşabildiğim andan itibaren dinlemem emredildi.

ve şimdi bir yol var ve ben gitmek zorunda olduğumu biliyorum..

gitmek zorunda olduğumu biliyorum..



(baba)

şimi değişiklik yapmak için uygun bir zaman değil

otur ve ağırdan al..

hala gençsin, hatan bu senin

yaşaman gereken o kadar çok şey var ki..

bir kız bul, yerleş

istersen evlenedebilirsin..

bana bak.. yaşlıyım ama mutluyum..



(oğul)

ağladığım tüm o zamanlar bildiğim her şeyi içimde tutmak

çok zor.. ama bunu reddetmek daha da zor olanı..

eğer haklı olsalardı onlara katılırdım, ama bildikleri başkaları, ben değil

ve şimdi bir yol var ve ben gitmek zorunda olduğumu biliyorum..

gitmek zorunda olduğumu biliyorum..



Izlemek isteyenler icin.
Buyurun link adresi...Yusuf islam söylüyor......



https://www.youtube.com/watch?v=a48EkBy-SUc
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cemre

cemre


Mesaj Sayısı : 117
Kayıt tarihi : 18/08/07

Baba ve Ogul  (Father and Son) Empty
MesajKonu: Geri: Baba ve Ogul (Father and Son)   Baba ve Ogul  (Father and Son) Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2007 7:27 pm

Yusuf islam
Dinimizi dünyaya cok güzel tanitti bence.

Birazda biz onu taniyalim.



YUSUF ISLAM (CAT STEVENS)





Cat
Stevens (asıl adı Stephen Demetre Georgiou (21 Temmuz 1948)) şarkı sözü
yazarı ve müzisyen. Müzik kariyerinin başlangıcında Cat Stevens ismini
almıştır. 1977 yılında Müslüman olmuş ve bundan iki yıl sonra da Yusuf
İslam adını almıştır..

Cat
Stevens ismiyle tanınmaya başlayan Georgiou, çoğu 1960`lı ve 1970`li
yıllarda olmak üzere 60 milyondan fazla albüm satmıştır. "Wild World",
"Morning Has Broken", "Peace Train" ve "The First Cut Is the Deepest"
gibi ünlü parçalarıyla hatırlanır.

1976 yılında geçirdiği kazadan 1 yıl sonra İslam dinini seçmiş ve 1979 yılında Yusuf İslam ismini almıştır.







Hayat öyküsü



Çocukluğu ve gençliği



1948'de
doğmuş, Rum bir babanın ve İsveçli bir annenin üçüncü çocuğu olan Cat
Stevens'ın asıl adı Steven Demetre Georgiou'dur. Babası Yunan Ortodoksu
olmasına rağmen Steven bir Katolik okuluna gitti. 8 yaşındayken annesi
babası boşandı, bir süre beraber yaşadılarsa annesi oğlunu alıp İsveç'e
döndü. 16 yaşındayken okulu bıraktı, daha sonra Sanat Okulu`na girdi
ama oradan da ayrıldı.



İlk
hit parçasını ve albümünü 18 yaşındayken yaptı. "I Love my Dog" şarkısı
Cat Stevens'ın doğuşu anlamına geliyordu. 1966 yılında Matthew and Son
albümünü piyasaya sürdü. Bu dönemde Cat Stevens ismini aldı. 1967'de
yayımlanan New Masters albümü fazla tutulmadı, bu albüm sonradan birçok
kişi tarafından yorumlanan The First Cut Is the Deepest parçasıyla
hatırlanır.

1968'ların
başında 19 yaşındayken Stevens tüberküloza yakalandı. Aylarca hastanede
yattığından müziğe tekrar dönmesi 1970`i buldu.



1970'de
yayımladığı folk müzik temeline oturtulmuş, önceki albümlerinden de
biraz farklı sayılan Mona Bone Jakon yayımladı. Bu albümde o dönemki
aşkı Patti D'Arbanville için yazılmış (daha sonra bir klasik halini
alan) "Lady D'Arbanville"



Kendine
has bir müzik oluşturan Stevens 1971`de çıkardığı Teaser and the
Firecat albümüyle başarının tadını çıkarmaya devam etti. Bu albümde
"Peace Train", "Morning Has Broken" ve "Moonshadow" gibi birçok hit
parça yer alıyordu.

1970`li yıllarda yeni albümler yayımlamaya devam etti.



Müslüman oluşu



1976
yılında bir kaza sonrası boğulmak üzere olan Cat Stevens, ALLAH a
kurtarması için yalvarmaya başladı. Yıllar sonra VH1 kanalında o anı
şöyle anlattı: "Bir anda kendimi tuttum ve "Oh Tanrım, eğer beni
kurtarırsan senin için çalışacağım, dedim". Bu ölüme yakın deneyim onun
ruh halini değiştirdi. Kardeşi David, Stevens'a bir Kur'an hediye etti
ve Stevens`ın İslamiyet`e geçişi başlamış oldu. 1977 yılında Müslüman
olarak Yusuf İslam adını aldı.



Değişimini
ilerleyen yıllarda müzikle uğraşmayı bıraktı. Sahnelerden uzaklaştı,
hatta müzik şirketlerinden artık albümlerinin dağıtılmamasını rica etti
fakat bu talebi reddedildi.



Şu an karısı ve beş çocuğuyla birlikte Londra'da yaşamaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cemre

cemre


Mesaj Sayısı : 117
Kayıt tarihi : 18/08/07

Baba ve Ogul  (Father and Son) Empty
MesajKonu: Geri: Baba ve Ogul (Father and Son)   Baba ve Ogul  (Father and Son) Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2007 7:33 pm

Cat Stevens'ı Yusuf İslam olmaya
götürecek yolda sayısız engel vardı. O pop şarkıcılığının zirvesine
çıkmış, adı Avrupa ve Amerika'da ün kazanmıştı. Maddî varlığı, serveti,
şöhreti ve hele de günümüzde, neredeyse dinin yerini alan çılgın bir
müzik furyasının sivrilttiği şahsiyetiyle Cat Setevens nasıl İslama
geldi. imanı seçti?Üstelik o, İslama karşı peşin hükümlerin ve hatta
düşmanlıkların en kesif yaşandığı İngiltere'nin başkenti Londra'daydı
ve bir İngiliz vatandaşıydı. Ama, Kur'an mücizesi onu o şartlar altında
ve orada da kurtarabilirdi. Çünkü Cat Stevens; bütün maddî refahına
rağmen mutlu olamıyor ve birşeylerin eksildiğini gönlünün
derinliklerinde duyuyordu.

Cat
Stevens, şöhretinin zirvesinde bulunduğu yıllarda hastalanmış ve
hastahanede yatmak zorundakalmıştı. Oradaki düşünceleri çok değişmiş,
çıktıktan sonra, insan île Allah illşkisini anlatmaya çalışan şarkılar
yazmıştı. İşte, tam bu sırada, daha önce Müslüman olan ağabeyi Davut
imdadına yetişti. Olayı kendisi şöyle anlatıyor:



"1975'de
ağabeyim Kudüs şehrini ziyarete gitmişti. Ziyaret programında Mescid-i
Aksa da bulunuyordu. Camiye girer girmez içinde barışçı, doyurucu garip
hisler belirince, bana hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bu dinden, yani
İslamdan bahseden bir kart atmıştı. Londra'ya döndüğünde, bana
Kur'an'ın aslıyla İngilizce tercümesini ihtiva eden bir kitap hediye
etti. Talihliydim ve Allah hayatımı aydınlatmak istemişti. Ağabeyimin
okumam için hediye ettiği Kur'an'ı okudum ve aradığınım bu din olduğunu
anladım. Allah'ın bana, beni hak yola irşad etmek için gönderdiği bir
hidayetti bu. Müslüman olmaya karar verdim. Allah'a şükrediyorum.

"Kur'an'la
karşılaşıncaya kadar, hayatın gayesi bir sırdı benim için. Hayatı ve
her şeyi düzenleyen bir Hakîm'in varlığına inanıyordum; peki ama kimdi
bu görünmeyen san'atkar?

"Pek
çok manevî-ruhî yollardan geçmiştim. Ne yazık ki hiçbiri beni
doyuramamıştı. Yönü olmayan bir kayık gibiydim. Fakat Kur'an'ı okuduğum
zaman, beni öyle bir hal bürüdü ki, sanki o benim için varedilmişti,
ben de onun için yaratılmıştım.

"Bir
buçuk yıldan fazla bir süre durmadan Kur'an okudum. Ve bu süre içinde
hiçbir Müslümanla karşılaşmadım. Kur'an'ın mesajı içinde kendimi
yitirmiştim. İki tercih vardı önümde:

"Ya kendimi tümüyle teslim edecektim, ya da kendi müzik yolumda yürüyüp gidecektim."

Ama
müzik yolunu değil, Kur'an'a teslim olma yolunu seçti. Çünkü, daha ilk
sayfalarda Kur'an onu teslim almıştı. Şöyle anlatıyor:

"Fatiha
Süresini okuduktan sonra, verdiği mesajın cihanşümul oldugunu anlamaya
başladım. Şimdiye kadar gördüğüm kitapların hiçbirine benzemiyordu.
Bütün kelimeler garip bir şekilde yakındı bana sanki, içimi bir
yakınlık ve erime duygusu kapladı. Okyanusunu bulmuş bir ırmak gibiydim.

"Kur'an
her şeyin üzerinde dos doğru ve ap açık olup. herkesin anlayabileceği
kadar sadedir. Muhakkak ki, Allah tarafından gönderilmiştir ve hiçbir
fani tarafından da taklit edilemeyecektir. Çünkü, olduğu gibi
gerçektir. Makul bir dünyada İslama sadakat kabul görecektir. Fakat
insanlığın hepsi makul değil ki. Her birimiz, aklımızın yettiği kadar
ve pek de mükemmel olmayan yollarda, en iyi bildiğimiz gibi gitmekteyiz.

"Eğer
inancımız olsaydı, birçok hatalı ve yanlış basamakları atlayacaktık.
Kötülüğün en esaslı kökü, bencillik ve gururdur. Bu hisler, insanı
aynen şeytan gibi düşmanlık ve ayrılıklara veya garip doktrinler ile
sapık yollara istek duymaya meylettirir.

"Kainatın
büyüklüğü Ve yüceliği sizi hayrette bırakmıyor mu? Perde arkasındaki o
ilahî gücü görüp, kendinizi ona Verdiğinizde büyük bir huzura
kavuşacaksınız.

"Kardeşlerim,
her şeyi hakkıyla bilen ve kendini tanıması için bizi yaratan Allah'tan
başkasına tapmayınız. O ki rahmet ve adaletiyle, ölüm ve hayatla,
yerleri ve gökleri kontrol eder.

"Dünyanın
geçici güzelliğine aldanmayalım. Çünkü dünya, yalnız gelecek günlere
hazırlanma yeridir. Bütün peygamberler gerçeğin öğreticisidir. (Salat
ve selam onların üzerine olsun) Mukaddes Kitap Kur'an. Allah'tan
korkan, inanan, ibadetini yapan ve sadaka verenler için, mutlak bir
Kitap'tır. Allah'ın selamı üzerine olsun. O Peygamber'e Kur an 1400 yıl
önce vahyedilmiş ve ondan önceki her peygamber bu Kitap'ta tasdik
edilmiştir.

"Son
peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.), cahillik ve kara günler içinde
bulunan. Hz. İbrahim'in getirdiği dinin kaybolmaya başladığı ve
parçalara ayrıldığı Mekke'de dünyaya geldi. İnsanlığa rahmet ve şefaat
için gönderildi. O bütün zamanların en mükemmel insanıdır.

"Kainat
bir harmoni içinde yaratılmıştır. Sırları ve güzelliği sonsuzdur.
Gözlerimizle gördüğümüz, kulaklarımızla işittiğimiz, sadece bu kainatın
bir küçük parçasıdır. Geride kalanları pek işitemiyoruz.

"İnsanoğlu
gerçeği bilmek için yaratıldı ve İslam insanlık için gerçek bir kılavuz
oldu. Kur'an bizi karanlık ve batıl inanışların içinden alıp, kainat
içindeki yerimizi göstererek aydınlığa çıkarmıştır. Gerçek ışığı
arayanlar için Kur'an yeterlidir ve onu doğru yola iletir. İnsanlık
büyük bir ailedir, fakat aşmamız gereken birçok engeller vardır.
Nefsimizin baskısından kurtulup, yaratılışımızın gerçek gayesini
anlayabilmek, en büyük hedefimiz olmalıdır."

Yusuf
un Teslim Oluşu adıyla yazdığı kitabında dolu ve ince duygulu bir müzik
adamının gönlü çagıldıyor. Şöyle başlıyor kitabına:

"Pek
çok arkadaşım neden Müslüman olduğumu merak ediyor, 'İslam nedir?'
diyorlar. Evet, hikayeme İslam'ın bugün sanılan anlamıyla basit bir din
olmadığını anlatmakla söze başlamam gerekir.

"O,
hayatın ve tabiatın her cephesine hükmeden İlahi bir kanundur. O,
teslim olmak demektir. Bütün kainat bir muhabbet ve teslim olmak
demektir. Bütün kainat bir muhabbet ve teslimiyetten ibarettir. Ve
hiçbir şey kendi kaderinden kaçamaz. Bir defa bu muhteşem planın
varlığıın sezip kabul ettikten sonra, bütün yolların yalnız bir gerçeğe
ulaştığı noktaya gelmiş olursunuz. Artık kendinizle kavgayı bırakmış ve
huzura garkolmuşsunuzdur; Allah'a tatlı bir teslimiyetin içine
girmişsinizdir."

İşte
bu tatlı huzuru bulan Yusuf İslam, şöhretinin zirvesindeyken müziği
bıraktı. Bütün müzik aletlerini sattı. Plaklarının da gelirini
ekleyerek, bütün mal varlığım İslama adadı. Hedefi, önce Londra'da bir
mescit yaptırmaktı. Sonra da, Müslüman çocuklarının eğitileceği okullar
yaptırmak istiyordu. İlk olarak, Yusuf İslam'ın başkanlık ettiği bir
teşkilat (İslamic Circle Organisation) Londra'nın banliyölerinden.
Brent'de Müslüman çocukları için özel bir anaokulunu faaliyete geçirdi.

İngiltere'de
şu sıralarda îslamî öğretim yapan özel okullar açılmış bulunuyor.
Hükümet, katolik ve Yahudi cemaatlerinin kurduğu okulları resmen
tanıdığı halde, Müslümanların ısrarla taleplerine rağmen, îslamî
okulları tanımaya yanaşmıyordu. Yusuf İslam ve arkadaşlarının
çalışmaları bu açıdan büyük önem taşıyor. Şu ana kadar yürütülen
temaslar sonucu Anglikan Kilisesi, Katolik Killsesi île Yahudi
Cemaatinin desteklerini sağlayan grup, öteki cemaatlere verilen hakkın
kendilerine de tanınması için Eğitim Bakanlığı'nı ikna edeceğe benziyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cemre

cemre


Mesaj Sayısı : 117
Kayıt tarihi : 18/08/07

Baba ve Ogul  (Father and Son) Empty
MesajKonu: Geri: Baba ve Ogul (Father and Son)   Baba ve Ogul  (Father and Son) Icon_minitimeÇarş. Ağus. 29, 2007 7:34 pm

"Kendisiyle yapılan bir konuşmada Yusuf İslam:

"îngiltere'deki
mevcut eğitim sisteminin îslamî bir şuur kazanmak isteğinin
gerçekleşmesine imkan vermediğini, bu sebeple. İngiltere'de yaşayan
Müslümanların resmen tanınmış cemaat okulları kurmalarının siyasî
hakları olduğunu" söyledi. Yusuf İslam, "öğretmen ve yöneticilerinin
İslam'a sıkıca bağlı olduğu ve ders programı île ders dışı çalışmalarda
îslamî esasların dikkate alındığı bir eğitim sistemini oluşturmak. biz
müslümanların ilk görevidir." diye ekledi.

"Kendisinin
başında bulunduğu teşkilatça kurulan okul, mütevazi imkanlarla
çalışmaya başladı. 250.000 sterlin sermaye ile kurulan okulda yaşları
üç ila beş arasında 17 öğrenci bulunuyor. İlk merhalede bir anaokulu
hüviyetinde çalışan bu eğitim kurumuna kabullerini bekleyen yaklaşık
120 aday öğrenci var...

"Tecrübeli
eğitimciler tarafından çerçevesi çizilen ders programında, Kur'an,
Arapça, İngilizce, İslam esasları, îslam tarihi, çeşitli sosyal
bilimler. Matematik, sanat ve beden eğitimi dersleri bulunuyor.

"Yeterli
malî kaynaklara sahip olmadığından kabarık aday listesini okula kabul
imkanı bulamadığını bildiren Yusuf İslam, en azından 100 öğrenciyi
barındıracak daha geniş bir yer anyor. Gerekli izini alır almaz okulu
tam teşekküllü bir ilk ve ortaokul haline dönüştüreceğini de
bildiriyor. Böyle bir izin verilmesi, aynı zamanda ingiliz Hükümetinden
malî yardım almalarına da kapı açmış olacak."

Yusuf
İslam'ın Müslümanlığı bilhassa İngiltere'de geniş yankılar yaptı. Onun
faaliyetleri ve çalışmaları İngiliz gençliği üzerinde büyük ilgi
uyandırıyor. Bu ilgiyi değerlendiren İngiliz BBC Radyosu, onu 1984'ün
ilk günlerinde konuşturdu. Yusuf İslam, kendisine ayrılan radyo
programına Kur'an okuyarak başladı. Sonra da, bu ayetlerin İngilizce
açıklamasını yaptı.

Radyo yetkilileri, programın dinleyiciler tarafından büyük ilgi gördüğünü belirttiler.

Yusuf
islam, eski hayranlarına, her fırsatta şöyle sesleniyor:
"...Duygularımı sizinle paylaşma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür
ederim ve dilerim Allah'tan siz de doğru yola gelesiniz. Müzik
kalplerimizi bir araya getirmişti ve yıllarca ümitlerimizin dili oldu.
Yine bir parçası olarak kalacak insanın, nasıl ölüm hayatın bir
parçasıyla, nasıl ölümden sonra bir hayat varsa; tıpkı onun gibi,
müziğin ötesinde de bir dünya vardır."

Yusuf
İslam ile yapılan röportajlardan bir seçim yaparak onu daha yakından
tanımak ve düşündüklerini anlamak mümkündür. Şimdi kısaca bakalım
sorulara ve cevaplara:



'Çocukluğunuzda dinî duygularınız nasıldı?"

"
Annem İsveçli bir Babtist, babam Kıbrıslı bir Rum Ortodokstu. Evde az
veya çok az bir Hıristiyanlık havası vardı. Londra'nın merkezinde eve
en yakın bir Roma Katoliklerinin okuluna gönderildim. Orada Allah'a
inanmamızı öğrettiler. Ama, Allah'a giden tek yolun İsa aracılığıyla
olduğunu söylediler. Allah île direkt bir ilişkimiz yoktu. Bu inancı
kabul etmiştim. Çünkü ana-babamın inancı böyleydi. Onların benden daha
iyi bildiklerini farzederdim.

''11
yaşında iken karışık dinlerden öğrencilerin bulunduğu bir okula
gittigimde az veya çok kiliseden ayrılmıştım. Ama, İsa'nın üzerimdeki
etkisi, Teslis'in ne manaya geldiğini düşünmeden devam ediyordu.

"İslamla
şereflenmeden önce yine dindar mıydınız? Değildiyseniz, önceki
inancınızı niçin değiştirdiniz? Sizi İslama çeken özellik neydi?

"Dış
dünya benim için çok çekici idi. Çok eğlenceli ve heyecanlıydı. Müziğe
başladığım sırada, dini daha ciddiye almam gerektiğine dair duygularım
olmasına rağmen, sözde bir Hıristiyan haline geldim.

Kilisenin
akılcı yönü, pazar günleri günah işleyenlerin affedilmesi bana iki
yüzlülük gibi geldi. Bu düşünce kiliseden ayrılmama sebep oldu.

"15-16
yaşlarımda şarkı yazmaya başladım. 19'una ayak bastığımda ilk büyük
başarımı almıştım. Aşırı derecede içki ve sigara içiyordum. 20 yaşımda
da tüberküloz yüzünden hasta düşmüştüm. Hastalık, san'atımda bir
duraklama göstermişti. Hayatımı yeniden gözden geçirmem gerekti.

"Doğunun
dinî felsefeleri île ilgilenmeye başladım. Hippilik dönemimde bu bende
tutkulaştı. Budizm hakkında kitaplar okumaya başladım. Budizmi, katı ve
dogmatik kilise öğretilerinden çok çok doyurucu buldum. Budistler gibi
kendimi bu dünyadan koparmak için et yemez oldum. Yoga yapmaya,
tefekküre dalmaya başladım. Bu, Hıristiyan din anlayışına karşı
hoşlandığım ilginç bir alternatifti. Ancak pratiği göçtü.

."Aslında
inceleme merakı da sarmıştı beni. Ailemin Rum (Yunan) kökenine doğru
gittim. Pisagoras'ı ve her şeyin matematik formülle sonuçlanabileceği
ve kainatın matematik kaideler altında işleyebileceği teorisini
öğrendim.

"Bunun
da pratiği hala mümkün değildi. Bana nasıl yaşanabileceğini
söyleyemiyordu. Sonunda elime Kur-'an verilene kadar bana hiçbir dinin
yardımcı olamayacağını sandım. İslam hakkında az bir şeyler biliyordum.
îslamı, millî, yabancı bir kültür olarak değerlendiriyordum. Yani
dinden çok, bir inanç olarak değil de, bu asra ait olmayan bir
medeniyet olarak düşünüyordum. Tabii ki bu düşüncem, kitaplarda yazılan
îslam ile şekillenmişti.

"Kur'an-ı
Kerîmi okuduğumda, yalnız bir Allah'ın ve dinin de yalnız bir din
olduğunu farkettim. Yine Kur'an'ın insanlara rehberlikte, hidayette ve
imanda en son olduğunu anladım. Kur'an'ı okuyuşumdan bir yıl sonra,
Kur'an'ın gösterdiği şekilde yaşamaya çalıştım.

"İslam,
insanoğlunu sınıflara ayırmıyor. Tevhidi, nereye giderseniz gidin, her
konuda aynı kaideleri göreceğiniz kainatın gayesi olarak gördüm.

"îslamı
her çağa uygulanabilecek buldum. Bu arada bir başka şey daha var.
Kur'an-ı Kerim kendisi bir mucizedir. îslamın önemi, insan ve ruhu ile
direkt olarak konuşmasıdır.

"Kur'an-ı
Kerîmi okuduğumda, îslamın belli bir devir dini olmayıp, her çağda ve
mekanda uygulanabilir bir din olduğunu, diğer dinler gibi yetersiz
olmadığını gördüm. Kur'an-ı Kerîm, değişik seviyedeki insanları muhatap
alarak, ruhlarına gerçeği anlatan tek kitaptır. Bu sırrı keşfettiğimde
kendi kişiliğimi bulduğumu anladım.

"Bir
gün birine rastladım. Londra'da yeni bir cami açıldığını söyledi bana.
Dinimi kabul etme zamanı gelmişti. 1977 kışında bir Cuma günü camiye
gitmek üzere
evden ayrıldım. Cuma namazından sonra imama varıp Müslüman olmak
istedigimi söyledim. Müslümanlarla ilk temasım böyle oldu."



Yapageldiğiniz şeyleri aniden bırakmak ne kadar zor olmuştur değil mi?

"Zor
olmadı; çünkü, içki. sigara ve faiz gibi aslında beni tüketmekte, olan
kötülükleri bırakmam gerektiğine içten inanıyordum. Ama, yine de eski
arkadaşlarımdan kopmam zordu. 'Neden İslamın mesajını kavrayamıyorlar'
diyordum, kendi kendime... îlişkilerimi kesmeden inancıma baglı kalmaya
çalıştım. Fakat en nihayet bir noktaya geldim ki, dinim için geçmişimle
İslam arasına bir çizgi çekmem gerektiğine karar verdim. Bu arada pek
çok denemelerden geçtim. Söz gelimi, Müslüman olmayan arkadaşlarımın
arasında bulunurken, 'özür dilerim' diyor ve sessizce namaz kılmaya
gidiyordum. Nereye gittiğimi söylemiyordum onlara; bunun biraz tuhaf
kaçacağını düşünüyordum. Sonra, birgün namaz kılmak için ayrıldığımın
bilinmesi gerektiğine karar verdim. Hiç kimse karşı çıkmadı, hem de
saygıyla karşıladılar. Siz ayağa kalktığınız ve görevinizi yaptığınız
zaman, Allah sizin için kolaylaştıracaktır bunu; daha sonra da fazla
bir mes'elem olmadı."



Bir yönde siz. Batı toplumu ve kültüründen çıkıp geldiniz. Şimdi, Batı hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

"Batı
kültürü makine ve teknolojiye dayanır, insanlar makineden daha
değersizleşiyorlar. Mesela, şu insanoğlu hiçbir yerde bir planda yok.
Esas olarak Batı kültürü boş bir kültürdür. Acımasız ve gerçek bir öz
varlığı yok. İnsanın gayesi, makine için yaşamak değil, Allah'a kulluk
ve onun hükümlerini yeryüzünde uygulamaktır."



Müslüman olduktan sonra akrabalarınızla ilişkileriniz nasıl oldu?

"Müslüman
olarak akrabalık (sıla-ı rahim) bağını koparmadım. îslamî sınırlar
içinde ilişkilerimi sürdürdüm. Onlan İslama davet ettim. Hepsi de
Allah'ın birligine ve Hz. Peygamber'in risaletine inanıyorlar. İçki
içmiyorlar, ancak günlük yaşayışlarında, davranışlarında bütün olarak
İslam'ı uygulamıyorlar. Bunun sebepi, şürüp gelen alışkanlıklar,
kemikleşmiş ve donmuş Batı sosyal yapısıdır. Bilindiği gibi, insan
alışkanlıklarını kolay kolay terkedemiyor. Bunun bir adım ilerisi onlar
için İslama teslimiyettir, inşaallah... Şu anda ailemizde ben ve eşim
îslamı bütünüyle yaşamaya çalışıyoruz. (Yusuf İslam, bir Müslüman Türk
kızıyla evlidir.)



Müziğe karşı şu andaki tavrınız nasıl?

"Müzikle
ilgili her türlü çalışmadan kaçma tavrını benimsedim. Önceki düştüğüm
tuzağa düşmekten korkuyorum. Müzik zararsız bir zevk olabilir. Ama,
Müslüman olarak vazifelerimizi ihmale götürebilir. Ki, bu da tehlikeli
olabilir. Yani müzik, dikkatlice kullanılması gereken kuvvetli bir ilaç
gibidir."



Bugün
ve bu çağda pop dünyası. içinde Müslümanların da bulunduğu milyonlarca
insanı peşinden sürüklüyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

"Ne
yazıktır ki, insanlar bugün bayağı arzuları için bir şeyler satın
almaya itilmiş durumda. Plaklar, filmler, bantlar ve magazin
yayınlarının çoğu, sadece para kazanmak için...

"Pop
müziği dinlemek rüya görmek gibidir; ruha geçici bir esenlik sağlar. Bu
müziği dinleyenler umumiyetle 'gerçeğe' ulaşmak özlemi içinde
olanlardır. Müzik onlara kısa süreli bir ferahlık kazandırıyor, bunu
'modern hayat" dediğimiz bu acımasız sistemden bir çeşit kaçış olarak
değerlendirebiliriz. .



İslam'ı kabul ettiğinizde babanızın tepkisi ne oldu?

Babam
kısa bir süre önce, benim Müslüman olmamdan memnun olarak öldü. Hatta
ölüm döşeğinde iken, o da kelime-i şehadet getirdi. Annem ise, Allah'a

hamdolsun,
attığım adımlardan hoşnuttur, îyl bir Müslüman olan eşimi beraber
seçtik. Zaman zaman bizimle birlikte namaz kılmaktadır. Onun da yakında
Müslümanlığını ilan edeceğini umuyorum."



Eski hayatınızı özlediğiniz oluyor mu?

Hiçbir
zaman. Çünkü ben, Rabbimin muhabbetine kavuştuğum için mutluyum» Bir
deyiş vardır: 'Hayat, ekmek gibi güzel kokuludur, ama yemesi kokuşu
kadar güzel değildir.' Hayattaki uzun tecrübelerim sonucu vardığım
nokta budur. En güzel şeyin, insanın kendi halinde ve Yaratıcısıyla
ilişkisinden memnuniyeti olduğuna inanıyorum. Sözlerimin en iyi delili
de bugünkü halimdir. Çağdaş medeniyetin bütün imkanlarına sahip olduğum
zamanlarda içimde bir mutsuzluk, bir boşluk hissediyordum. Ama şu an,
Allah'a hamdolsun, yolumu buldum. Bir insan için Allah'a yakın olarak
Müslüman ve saliha bir eşle mutlu bir aile içinde yaşamaktan daha güzel
bir şey olamaz."



İslam ülkelerini ziyaret ettiniz mi?

" Evet, Allah'ın lütfuyla, 1979 başlarında umreye gittim, İnşaallah, yakında Hac farizasını da yerine getirmeyi umuyorum."



Şimdi hangi İslami faaliyette bulunuyorsunuz?

"Biz (Cami Arkadaşları Cemiyeti) adı altında bir cemiyet kurduk. Gayemiz, camiyi hayatımızın ana otağı haline getirmektir.

"Bugün
bizler camiye geldigimizde yere bakarak geliyoruz. Çünkü, camiye gelen
çıplak ve süslü kadınların arkası kesilmiyor. Bu îslamî olmayan
şartlardan camileri kurtarmak gerekir. Cami bizim faaliyetlerimizin
merkezi, bizi birleştiren bir unsur olmalıdır. Aramızdaki ihtilafları
bir yana bırakarak camide birleşmeliyiz."



Siz İngiliz Müslümanları bu açıdan ne yapıyorsunuz?

"Ben
ingiliz değilim, bir Müslümanım. Her şeyimi İslama bağlamış bir
kişiyim. Irkçılığa îslamın temel esprisl çerçevesinde karşıyım. Benim
için önemli olan îslamî uygulamak ve yaşatmaktır. Benim durumum ilk
Müslümanların durumundan farklı değil. Onlar cahili bir toplumdan
İslama geldiler. Bu günkü durum ise, önce Müslümanları İslama, sonra
islam dışı kitleleri îslama davet etmeyi gerektiriyor."hiç akıldan
çıkarmayın; bir kişiyi îslama hidayet edecek olan yalnızca Allah'tır."



Evet
ama, bu ülkede îslam'a karşı haber-yayın organlarıyla yürütülen
propaganda öylesine büyük ki, halk İslam diye bir şeyin varliğından
habersiz; mevcut durum alışmış ve kanıksamış durumda. Böyle bir ortamda
insanlara nasıl ulaşabiliriz? Gerçek İslam'dan nasıl haberdar
edebiliriz, onları?

Şurası
bilinmelidir ki, son kararı veren daima insanların kendileridir; kimse
gazetelerde okuduğu herşeye veya duyduğu her habere hemen inanacak
kadar aptal değildir.

Bununla
birlikte, Müslümanların davranışlarında bir takım kötü alışkanlıkların
yansıdığını görürlerse, herhalde okuduklarına inanmamazlık
etmeyeceklerdir.

"Bakın,
tebliğ bizzat yapılır, îslamı yaymanın en iyi yolu arkadaşlıktır,
sahabeleşmektir. Bugünkü haber yarın için eski haberdir. İnsanlar pek
çok yalan ve yanlışlara maruz bırakılabilir, ama pek öyle etki altına
da alınamazlar. Onları en çok etkileyen şey, temas içinde oldukları,
birarada bulundukları kişilerdir.

"O
halde, eğer Müslümansanız ve sözgelimi yakınlarınızdan biri îslamı
yaşamıyorsa, bir Tom'a, dick'e ve Henry'ye gitmeden önce bu yakınınıza
gitmelisiniz. Önce aileniz Müslüman olsun, güvenlik altına alınsın.
Sadece sizin Müslüman olmanız sizi cezadan kurtarmaz. Pek çoğumuzun
hala İslamın mesajını öğrenmeye ihtiyacı var."



Yusuf islam bu seslenişini son olarak bir kasetle yaptı, ilahilerle
süslü bu eser. ingilizce konuşanlara Peygamberimizin (a.s.m.) hayatını
sanatkarane biçimde anlatıyor.

Yusuf
îslam, bütün islam dünyası ile de ilgileniyor. Bosna-Hersek'e tırlar
dolusu insanî yardım malzemesi ile ulaşıyor, Filistinli, hatta
Filipinli Müslümanlarla ilgileniyor. Kısacası, hayatını îslam'a hizmet
etmeye vakfetmiş ihlaslı bir Müslüman olarak hepimize örnek oluyo
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Baba ve Ogul (Father and Son)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fatih Camii Pfullendorf :: EDEBIYAT KÜLTÜR BÖLÜMÜ :: SARKI SÖZLERI-
Buraya geçin: